Çin hükümeti, Cuma günü yaptığı açıklamada, ülke nüfusunun geçen yıl üst üste üçüncü kez azalarak 1 milyar 408 milyona düştüğünü açıkladı.
Bu düşüş, hem yaşlanan bir nüfus hem de çalışma çağındaki insanların yetersizliği ile karşı karşıya olan dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi için daha fazla demografik zorluğa işaret etti.
Çin'in nüfusu 2024 yılı sonunda bir önceki yıla göre 1,39 milyon azalarak 1 milyar 408 milyon oldu.
Ülke nüfusunda 2022'de başlayan azalma eğilimi, 2023'ün ardından 2024'te de sürdü.
Pekin'de hükümet tarafından açıklanan rakamlar dünya genelindeki eğilimleri takip etmekle birlikte özellikle Japonya, Güney Kore, Hong Kong ve diğer ulusların doğum oranlarının düştüğü Doğu Asya'daki düşüş eğilimini izliyor. Çin, üç yıl önce Japonya ve Doğu Avrupa gibi nüfusu azalan diğer ülkeler arasına katıldı.
Çin nüfusu, 2022'de 1960'ların başındaki kıtlık yıllarından bu yana ilk kez azalmıştı. 2022, Çin'de nüfusun uzun vadeli azalma eğiliminin başladığı yıl olmuştu.
Çin’deki nüfus düşüşünde sebepler diğer birçok ülkeyle benzer. Bunlardan başta gelenleri artan yaşam maliyetleri, gençlerin yüksek eğitim ve kariyer peşinde koşarken evliliği ve çocuk doğurmayı ertelemeleri ya da çocuk istememeleri.
Ancak Çin'de 2024'te 9,54 milyon bebek dünyaya gelirken, yeni doğanların sayısı 9,02 milyon bebeğin dünyaya geldiği 2023'e göre yüzde 5,7 artış kaydetti.
2023'te binde 6,39 olan doğum oranı 2024'te binde 6,77'ye çıktı. Doğum oranı, geçen yıl ulusal kayıtların tutulmaya başlandığı 1949'dan bu yana en düşük seviyeye gerilemişti.
Ülkede 2024'te 10,93 milyon ölüm kaydedilirken, 11,1 milyon ölümün kaydedildiği 2023'e kıyasla yüzde 1,5 azaldı. Ölüm oranı binde 7,87'den binde 7,76'ya düştü.
Nüfusun yaş gruplarına göre dağılımda "çalışma çağında" olarak tanımlanan 16 ila 59 yaşındaki nüfus 857,98 milyon ile nüfusun yüzde 60,9'unu, 60 yaş ve üzeri nüfus ise 310,31 milyon ile yüzde 22'sini oluşturdu.
Emeklilik çağındaki 65 yaş ve üzeri nüfus 220,23 milyon ile toplam nüfusun yüzde 15,6'sına ulaştı.
Kentsel nüfus, 2024'te önceki yıla göre 10,83 milyon artarak 943,50 milyona ulaşırken, kırsal nüfus 12,22 milyon azalarak 464,78 milyona geriledi. Kentsel nüfusun oranı yüzde 67'ye çıkarken kırsal nüfusun payı 33 oldu.
Çin gibi çok az göçe izin veren ülkeler demografik zorluklar bakımından özellikle risk altında.
Çin, güneyde pirinç ve kuzeyde buğdayla geçinen bir nüfusu ayakta tutmak için istilalara, sellere ve diğer doğal afetlere katlanarak uzun süre dünyanın en kalabalık ülkeleri arasında yer aldı.
İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesi ve Komünist Parti'nin 1949'da iktidara gelmesinin ardından geniş aileler yeniden ortaya çıktı. Tarım ve sanayide devrim yaratmayı amaçlayan Büyük İleri Atılım ve birkaç yıl sonra gerçekleşen Kültür Devrimi'nde on milyonlarca kişi öldükten sonra bile nüfus sadece 30 içinde iki katına çıktı.
Kültür Devrimi'nin sona ermesi ve lider Mao Zedong'un ölümünden sonra, Komünist bürokratlar ülke nüfusunun kendini besleyebilme kapasitesini aştığından endişelenmeye başladı ve acımasız bir “tek çocuk politikası” uygulamaya kondu.
Hiçbir zaman yasal olmamasına rağmen, kadınlar çocuk sahibi olmak için izin başvurusunda bulunmak zorundaydı ve ihlal edenler zorla geç dönem kürtaj ve doğum kontrol prosedürleri, büyük para cezaları ve çocuklarının kimlik numarasından mahrum bırakılarak vatandaşlıktan çıkarılma ihtimaliyle karşı karşıya kalabiliyordu.
Erkek çocuk tercihinin özellikle güçlü olduğu ve görünürde hala iki çocuğa izin verilen kırsal kesim hükümetin çabalarının odak noktası haline geldi. Kadınlar hamile olmadıklarına dair kanıt sunmaya zorlandı ve binalar “daha az çocuk yapın, daha iyi çocuk yapın” gibi sloganlarla donatıldı.
Hükümet kız çocuklarının seçici olarak kürtajla alınmasını engellemeye çalıştı ancak kürtajın yasal ve kolay ulaşılabilir olması, bebeklerin cinsiyetini öğrenmeye yarayan sonogram cihazlarını yasadışı işletenlerin işlerini büyüttü.
Bu durum Çin'in cinsiyet oranının dengesiz olmasında en büyük etken oldu, Çin'in bekarlar ordusu arasında sosyal istikrarsızlık olasılığını arttırdı.
Çin’in bugün açıkladığı nüfus verileri, cinsiyet dengesizliğini her 100 kadına 104,34 erkek olarak verirken, bağımsız gruplar dengesizliğin çok daha yüksek olduğunu belirtiyor.
Hükümet için daha rahatsız edici olan ise doğum oranlarındaki ciddi düşüş. Çin nüfusunun on yıllardır ilk kez düşünce Hindistan, 2023’te dünyanın en kalabalık ülkesi olarak Çin’i geçti.
Çin’de hızla yaşlanan nüfus, azalan işgücü, tüketici pazarlarının eksikliği ve yurtdışına göç, sistemi ciddi bir baskı altına sokuyor.
Askeri harcamalar ve gösterişli altyapı projeleri artmaya devam ederken, Çin'in zaten zayıf olan sosyal güvenlik sistemi, giderek artan sayıda Çinlinin yetersiz finanse edilen emeklilik sistemine ödeme yapmayı reddetmesiyle sallanıyor.
Resmi rakamlara göre, 310,3 milyon ya da toplam nüfusun yüzde 22'si 60 yaşın üzerinde. Bu rakamın 2035 yılına kadar yüzde 30'u aşacağı tahmin ediliyor.
Dünyadaki en düşük yaşlardan biri olan resmi emeklilik yaşının değiştirilmesi tartışmalarını da beraberinde getiriyor. Öğrenci sayısının azalmasıyla birlikte, boşalan bazı okullar ve anaokulları yaşlılar için bakım tesislerine dönüştürülüyor.
Bu tür gelişmeler, şu anda dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan ancak büyük rüzgarlarla karşı karşıya bulunan Çin'in “zenginleşmeden önce yaşlanacağı” ifadesini güçlendiriyor.
Üç çocuğa kadar nakit ödeme ve konut masrafları için mali yardım gibi hükümet teşviklerinin sadece geçici etkileri oldu.
Bu arada bir önceki yıla göre neredeyse bir puanlık artışla yüzde 67'ye ulaşan kentleşme oranı 10 milyon kişinin daha kentlere taşındığını gösterdi.
Analistlere göre Çin, nüfusunun giderek yaşlanacağı, çalışma çağındaki nüfusun payının giderek daralacağı uzun vadeli bir demografik değişime girmiş görünüyor.
Nüfus artış hızının 2016'dan bu yana azaldığı Çin'de ileri yıllarda nüfusun daha hızlı azalacağı tahmin ediliyor.
Çin'de hükümet, 1980'lerden itibaren uygulanan "tek çocuk" politikasını terk ederek önce 2016 yılında çocuk sahibi olma sınırını 2'ye çıkarmış, ardından 2021'de ailelerin 3 çocuk sahibi olmasına izin veren yasa değişikliğini kabul etmişti.
Aileleri çocuk yapmaya teşvik etmeye yönelik politikalara rağmen ekonomik büyümenin yavaşlaması, yaşam ve çocuk yetiştirme maliyetlerinin artması nedeniyle yeni nesiller çocuk yapma konusunda tereddüt yaşıyor.
Nüfus azalmasının, yaşlanmayla birlikte gelecekte Çin'in iş gücü potansiyelinde azalmaya yol açacağı, bunun ekonomiye etkilerinin hissedileceği öngörülüyor.
Kaynak: VOA Türkçe ve Anadolu Ajansı

